Friday, September 21, 2007

Yeşil Sahalara Geri Döndüm

Sevgili günlük,
Hakikaten uzun zaman oldu. Bu sefer hakikaten değişiklikler oldu hayatımda. Öyle çok mucizevi, süper değil ama, birşeyler değişti işte.
Tekrar full time çalışmaya başladım. Yaptığım home office iş maalesef maddi olarak beklentilerimin uzağında kaldı. Belki de acele ettim bilmiyorum. Ama evime 50km. uzakta bir yerde çalışıyorum artık. Avantajım, ulaşımın otoban nedeniyle rahat olması. Şehiriçi trafiğine girmiyorum.
Kızım da tam gün olarak anaokuluna tekrar başladı. Yardımcı kadın bulamadığım için, servise bindirme karşılama işlerine annem destek veriyor. Harıl harıl kadın arıyorum bir yandan. İçime sinen birini bulabilmiş değilim. Geçenlerde gelen 65 yaşında gösterip de yeminle 50 olduğunu iddia eden, konuşurken aniden sesini yükseltip benim bile yerimden sıçramama sebep olan, iş görüşmesine geldiği evde 2 saat yatır gibi yayılıp, "Ay dur kayınvalidenle bi de sigara içeyim" deyip balkona çıkan kadından sonra hevesim söndü. Gönlüme göre birini bulamayacağım herhalde. Gerçi annem sağolsun şimdilik idare ediyoruz ama, ona da yüklenmek istemiyorum fazla.
Anaokuluna 1 hafta gittikten sonraki haftamızı hasta geçirdik. Sezonu açtık sanırım. 3-4 gün inip, çıkan ateşi oldu kızımın. Gönderemedim okula. İçim sıkılıyor bu sene bizi bekleyen hastalıkları düşündükçe. Ne de olsa ilk kışımız. Doktor senede 10-12 kez hastalanmasının yuvada normal olduğunu söyleyince tüylerim tiken tiken oldu. Ama kaçış yok, bu sene ertelesek seneye olacak.
Kızım okul için sabahları arada mızık mızık yapsa da genel olarak memnun. Geçen gün Atlı Spor Klübüne gitmişler. Bizimki korkup ağlamış, hemen indirmişler attan. Ama bize, "şööyle ata bindim, bööyle ata bindim" diye bir havalı anlatıyor, gören de 3 tur koştu sanacak at üstünde.
Geçen seneki kankalarından biri artık okulumuza devam etmiyor. Baştan buna biraz bozulsak da, yeni arkadaşlarla biraz avunduk. Öğretmenimiz değişti. Yenisi de pek cici bir kızımız. Eski öğretmenini silip atmış bile benimki çoktan. Geçen yılki öğretmenimiz okulda bana sitem ediyor. "Bana hiç pas vermiyor artık" diye. İçimden "Aferin kızım" dedim. Bağlılık konusunu hayatın boyunca böyle abartmadan yaşa inşallah. Ne gaddar ve duygusuzum hihohahah...
Kardeş konusuna takık vaziyetteyiz. "Anne kardeşim karnına ne zaman gelecek" ; "Bu kıyafetimi sakla, kardeşim giyer"; "Bu bebeğimle ben artık oynamıycam, kaldır kardeşim oynasın"; "Hadi gelsin artık kardeşim karnına" "Kardeşimin karnına geldiğini nereden anlayacağız" gibi sorunsallarımız var. "Yavrucum ne kardeşi, hayatımı yeni düzene koymuşum, kendine kardeş kadar yakın arkadaşlar bulabilirsin, hem bak halanın oğlu var, o da bi nevi kardeş" diyemedim henüz çocuğuma. Biraz daha büyümesini bekliyorum. Yavrum isim bile bulmuştu oysa, kız olursa Çiçek, erkek olursa Arda koyacakmış...
Ben de iş hayatını özlemişim. Birşeyler üretmeyi, ayrı bir sosyal çevreye girmeyi, yeni şeyler öğrenmeyi, tekrar .... Hanım olmayı, para kazanmayı özlemişim. Özellikle son madde zaten çalışma kararı almamda önemli bir etkendi. Zira paralar suyunu çekti. Bunun; evde olmanın stresini gezip alışveriş yaparak atmaya çalışmamla bir ilgisi var mı bilemiyorum :)))
Evde çalışırken; kendimi bir yere ait hissedemediğim için olsa gerek, yeterince konsantre olamamışım. Ben devlet memuru zihniyetli bi kişiyim arkadaş. Bir masam olacak, her ay elime geçecek parayı bileceğim. Böyle at gözlüklü biriyim işte. Ben girişimci olamam. Kendimi tanıyorum. Belirsizlikleri kaldırabilecek biri değilim. Ani değişikliklerden hoşlanmam. Eşim de beni yıllardır tanıyan birisi olarak, bu şekilde daha mutlu, daha pozitif ve daha üretken olduğumu söylüyor. Neyse işte, sonuçta rahat mı battı bilmiyorum. Tekrar döndük bordro mahkumluğuna. Umarım doğru karar vermişimdir.
İşte böyle geçiyor bizim için hayat sevgili günlük. Ama bu kez de o kadar çabuk geçiyor ki, hızına yetişemiyorum. Hele benim için tekrar anlam kazanan hafta sonları, ne zaman bitiyor anlamıyorum.
En sevdiğim mevsim de geldi sonunda. Tez vakitte şöyle dingin bir şekilde, usul usul, uzun uzun yağan bir yağmur diliyorum.

2 comments:

denizanasi said...

cidden çok benzeşiyoruz :) ben de gecen sene kışın kendi başıma birşeyler yapmaya çalıştım. olmadı. dedigin gibi ben de daha cok saglam masabaşı işi seviyormuşum. ne garipiz değil mi :)

kedi said...

Ben de kim bu pareo anne diyordum yahu:)Bizim kızmış.Online olduğunda meşgul görüyorum seni,elleşemiyorum.Müsait olduğunda görüşelim:)
Kızın haklı tatlım.O bir kardeşi hakediyor,siz de 2.çocuğu.Düşün derim ;)